Davranış bozuklukları her ortamda olabilir, ancak bir uçağın kapalı kabin ortamında olduğunda durum biraz farklıdır. Kısıtlı müdahale imkânlarının olduğu uçuş koşullarında başkalarını rahatsız eden, can güvenliğini riske sokan agresif yolcular sivil havacılığın özel bir ilgi alanını oluşturur. Genellikle psikiyatrik hastaların yarattığı sanılan davranış bozukluklarının çoğu, görünüşte psikiyatrik sorunu olmayan “normal” kişiler tarafından gerçekleştirilir. Bunlar arasında, kurallara uymayan antisosyaller; saygısız, maço veya lümpen kişiler; alkol ve nikotin bağımlıları; bireysel veya ideolojik nedenlerle zor kullanan korsanlar olabilir.
Uçak içinde çıkan her gürültüyü agresif tutum veya şiddet olarak nitelendirmek de doğru değildir. Uçuş anksiyetesi, klostrofobi ve panik yaşayan bir yolcu da huzursuzlanabilir, ama bu başkaları için risk oluşturmaz. Bu nedenle karşılaşılan durumun; zararsız bir heyecan mı, kontrolsüz saldırganca bir davranış mı, yoksa bilinçli bir kuraldışı tutum mu olduğunu ayrıştırmak ve bu kategoriler içinde değerlendirmek gerekir. FAA, havayolu yolcularının şiddet davranışını tanımlarken, “uçuş ekibine ve/veya yolculara gösterilen agresif tutumlar” ile, “uçuş güvenliğini tehdit etme potansiyelini” kriter olarak almaktadır.
Tetikleyici durumlar
Uçak içi davranış bozukluklarının bazıları tamamen yolcunun patolojisine bağlıdır, ancak bazıları da tetikleyici durumların sonucu olabilir: Uçuş gecikmeleri, uçağa alınırken yaşanan kargaşa, koltukların dar ve kısıtlayıcı olmasının yarattığı bunaltı, kabinin fazla sıcak, havasız veya gürültülü olması, yemek tercihindeki sorunlar, WC sırası, vs. Agresif davranışı tetikleyen nedenlerin en yaygını sarhoşluktur. Olayların en az yarısında saldırgan yolcular alkollü bulunmuştur. Bazı agresif yolcuların ilaç (drug) kullandığı, bazılarının da nikotin yoksunluğuna bağlı kuralları zorladığı görülmektedir. KLM raporlarına göre, uçak tuvaletinde sigara içmeyle ilgili bildirilen olay sayısı yılda 1,400 olup, rapor edilmeyenlerle birlikte bu sayının çok daha fazla olduğu sanılmaktadır.
Kriz yönetimi
Bir kriz doğduğunda lisan anlaşmazlığı varsa, agresif davranan yolcu ile müdahale etmeye çalışanlar farklı dilleri konuşuyorlarsa problem karmaşıklaşabilir. Keza kişinin tıbbi özgeçmişinin (hastalık, bağımlılık, kullanmakta olduğu ilaçlar, vs) bilinmemesi de müdahalede zorluk yaratabilir. Yer merkezlerinden öneri alma imkânları varsa işler biraz kolaylaşabilir. Kaptan tarafından yardıma çağırılan hekimler çoğu zaman güçlü yolculardan destek alırlar; ancak bazı yolcuların abartılı-histerik tepkileri (ağlama, titreme, bayılma), bazılarının da işgüzarca gereksiz sertlik veya kahramanca (!) ataklık gösterisi yapmaları olayı zorlaştırabilir, tehlikeyi arttırabilir.
Büyük havayolu şirketleri, agresif ve itaatsiz yolculara karşı nasıl davranılacağı konusunda uçuş ekiplerine eğitim verirler. Bu eğitimin temel bilgilerinden birisi, uçağa biniş sırasında alkollü olduğu görülen kişilere uçakta istese de alkol verilmeyeceğidir. Kriz yönetiminde liderin rolü çok önemlidir; uçaktaki lider kaptan pilot olmakla birlikte, bir yardımcısına veya tecrübeli bir hekime görev verebilir. Agresifleşen veya şiddet tutumu gösteren yolculara sert davranış en son çaredir; olabildiğince sakin ve dostça konuşup, teskin ve ikna etmeye çalışmak öncelikli tutum olmalıdır. Böyle davranmaya devam ederse inişte polise teslim edilip mahkemeye çıkarılacağı, uçağın acil iniş yapması halinde kendisine bir para cezası fatura edileceği gibi bilgiler verilebilir. Rahatlamasına yarayacak bir ilaç da önerilebilir, ama çoğu agresif kişi bunu kabul etmez. Gerek başka yolcuların ve gerekse uçuşun tehlikeye gireceğinin anlaşıldığı aşamada lider fiziksel müdahale kararı verir. Bazı sedatif ilaçların alerji, solunum yavaşlaması ve tansiyon düşmesi gibi yan etkileri olabilir. Alkol ve madde yoksunluk sendromlarına karşı uyanık olunmalıdır. Hasta tespit altında uzun süre kalacaksa tuvalet ve beslenme ihtiyaçları unutulmamalıdır.
İnsidans
FAA kayıtlarına göre her yıl bu kapsamda 200-300 olay rapor edilmektedir. İngiltere Sivil Havacılık Otoritesi, 1999 yılı itibariyle her 870 uçuştan 1′inde yolculardan gelen bir saldırı yaşandığını; ancak ciddi ve büyük saldırı oranının 18 binde 1 olduğunu açıklamıştır. Bazı olayların tıbbi üniteler yerine adli mercilere sevk edilmesi yüzünden gerçek rakamlar bilinmemekle birlikte, (FAA’nın 1998 istatistiklerine göre) Amerika’da uçak içi acil tıbbi durumların %3,5-15′i psikiyatrik vakalardır. Olayların %8′inde en yakın meydana iniş (diversion) tercih edilmektedir. Bu tür acil inişlere neden olan kişilerin %49′u psikiyatrik olgulardır ve hemen hepsi bir hastaneye gönderilmektedir.
Müeyyideler
Uçuş görevlilerine saldırıda bulunan kişilere en ağır cezalar ABD yasalarında yer almaktadır. Karşılığı 20 yıla kadar hapis; eğer silah kullanılmışsa ömür boyu hapistir.
Hazırlayan: Doç. Dr. Muzaffer Çetingüç
Son Yorumlar