Bir jet leasing şirketi olan Birgen Air’in Boeing 757-225 tipi uçağı, 6 Şubat 1996 gecesi Berlin ve Frankfurt’a uçmak üzere Dominik Cumhuriyetinin Puerto Plata şehrindeki Gregorio Luperon Havaalanından havalanışından kısa süre sonra düştü. Uçakta Karayipler’de tatil yapıp dönen Öger Tur’un 180 yolcusu ve 9 mürettebat vardı. Gece saat 23.42′deki kalkışta kaptan, hava sürat göstergesinin (ASI) düzgün çalışmadığını fark etti; buna karşılık ikinci pilotun göstergesi normaldi. Uçuşun iptalini gerektiren bu arızaya rağmen kalkış yapıldı. Uçak 4,700 ft irtifaya ulaştığında kaptanın göstergesi yanlış olarak 350 knot, ikinci pilotunki (doğru) 220 knot sürati gösteriyordu. Otopilot kaptanın göstergesini referans aldığı için bu sürati fazla bularak hız kesti; uçak aşırı irtifa kaybetti. Pilotlar hemen otopilotu devreden çıkararak tam gaz vermelerine rağmen stall oldu, 8 saniye içinde kıyıdan 5 mil açıkta Atlas Okyanusuna çakıldı. 189 kişi öldü. (Köpek balıklarına yem olduğu söylendi…)
Kaza analizinde ortaya çıkan gerçek ilginçti: Karayip tatili için gelen yolcularla birlikte uçak da 25 gün Dominik’te beklemiş, bir kılıfla kapatılması gereken pitot tüpleri kapatılmamıştı. Bu süreçte tüplerin içine eşek arıları yuva yapmış ve uçuşta tüpün hava akımını engellemiş, basıncı arttırarak, uçağın süratini olduğundan yüksek gösteren yanlış işar vermişti.
Sonuç olarak;
1. Teknik ekibin pitot tüpünü 25 gün örtüsüz bırakması, uçuş öncesi de kontrol etmemesi,
2. Uçuş ekibinin kalkış öncesi sürat saatindeki arızayı fark etmelerine rağmen uçuşu iptal etmemeleri;
3. Kaptan pilotun kıdem ağırlığıyla, ikinci pilotun uyarısına karşın arızayı önemsememesi,
4. 25 gün evlerinden ayrı kalıp sıkılan ekibin bir an önce dönme arzusu, kazayı hazırlamıştır.
Bu kazada uçağın teknik-bakım eksikliği kadar, CRM ve “Eve Dönüş Sendromu” da etkili olmuştur.
Hazırlayan: Doç. Dr. Muzaffer Çetingüç
Son Yorumlar