BÜLTEN YAZILARI — 12 Ağustos 2012 at 12:32

Derin ven trombozu veya ekonomi sınıfı sendromu

by

Derin ven trombozu (dvt), toplardamarlardaki pıhtının neden olduğu damar tıkanması hastalığıdır. Uçak yolculuklarının dvt oluşumunu kolaylaştırdığı 60 yıl kadar önce fark edilmiş, Ekonomi Sınıfı Sendromu terimi ise, 1977 yılında Symington tarafından uçak yolculuğu sonrası gelişen akciğer embolisi olgularından esinlenerek yakıştırılmıştır.

Uçak Yolculuklarında Derin Ven Trombozu Oluşumu

Uzun uçuşlarda bacakların saatlerce belirli pozisyonda kasılı ve hareketsiz kalması, kan dolaşımını yavaşlatır; özellikle diz altı (popliteal) toplardamarının koltuğun oturma parçasının kenarı tarafından sıkıştırılması, kanın damar içindeki akışını engeller. Burada oluşan kan göllenmesi, damar içi basıncının artmasına ve damar iç duvarında minimal zedelenmelere yol açar. Ayrıca kan sıvısının bir kısmının damar dışına sızması, damar içindeki kanı yoğunlaştırır. Sonuçta kanın akışının durması, kanın yoğunlaşması ve damar iç duvarındaki zedelenmeler pıhtı oluşumunu kolaylaştırır. Pıhtının damarı tıkayarak dolaşım bozukluğu yapmasından daha tehlikeli olan, buradan kopan pıhtı parçalarının yaşamsal organlarda damar tıkanmalarına yol açmasıdır.

Yolcu uçaklarının ekonomi sınıflarında koltuk araları dar olduğu için, hem bacakları yeterince uzatma olanağı yoktur, hem de özellikle pencere tarafı yolcularının koridora çıkabilmeleri zahmetlidir. “Koltuğundan kalkmadan, saatlerce dizleri bükülü ve aynı pozisyonda oturan veya uyuyan” ekonomi sınıfı yolcularında dvt riskinin arttığı düşünülmektedir. Kabin görevlileri sürekli hareket halinde olduklarından riskleri çok azdır; ancak kokpitte saatlerce oturarak görev yapan uçuş ekibinin dvt riskleri daha fazladır.

Dvt oluşumunu özetleyen ana etkenler şunlardır :

1. Damar içi kan akışının engellenmesi ve damar içinde kan göllenmesi,

2. Toplardamar iç duvarında önceden lezyon varlığı,

3. Kanın pıhtılaşma bozukluğu.

Risk Faktörleri ve Dvt Kliniği

Kronik kalp-damar ve kanser hastalıkları, pıhtılaşma bozuklukları, şişman ve uzun boylu olmak, sigara içmek, gebelik, yaşlılık, yorgunluk, östrojen ve doğum kontrol ilaçları kullanmak, felç, ameliyat veya kırık alçısı nedeniyle uzun süre hareketsiz yatmak, başlıca risk faktörleridir. Uçakta kabin içi oksijen basıncının azlığına bağlı olarak gelişen hipoksi, akciğer damarlarında daralma yaparak emboliyi kolaylaştırabilir. Dvt’nin kadınlarda daha sık görüldüğü, özellikle menopoza girmiş kadınlarda riskin erkeklere göre 4 kat fazla bulunduğu, bir çalışmada olguların %81’inin kadın olduğu bildirilmektedir. Dvt olgularının yaş ortalaması bir çalışmada 58, diğerinde 67 olarak verilmiştir.

Damar içi kan pıhtılaşmalarının %94’ü sessizdir; bir belirti vermeden süreç devam eder, pıhtı ya damar yoluyla akciğer, kalp veya beyin damarlarını tıkayarak bu organlarda enfarktüs biçiminde yaşamsal tehdit yaratır, veya yerinde kalarak aylar içinde çözülür. Bu süreçte bacakla ilgili olarak dıştan fark edilen belirtiler, şişme, ağrı, uyuşma ve renk değişimidir; nefes darlığı ve göğüs ağrısı varsa akciğer embolisi düşünülür.

Olguların %20-25’i ya uzun bir uçak yolculuğu sırasında, ya hemen uçuştan sonraki saatlerde, veya 2 günden 1 aya kadar sürelerde (ortalama 4 günde) belirti vermektedir. Akciğer damarlarının tıkanması (emboli) en ciddi komplikasyondur.

Derin Ven Trombozu İnsidansı

Semptomatik yolcu trombozlarının oluş sıklığı kesin olarak bilinmemekle birlikte İngiltere’de yılda 30.000 vaka olduğu sanılmaktadır. Yıllık insidans genel popülasyonda 1/1.000, uçak yolcularında 1/27.000’dir. Dvt oluş oranı 60 yaş üstünde binde 3-5, genç-orta yaşlarda ise on binde birdir.

Önlem ve Öneriler

Uzun uçuşlarda bir risk faktörü veya hastalık öyküsü olsun-olmasın, tüm yolcular için önerilen önlemler şunlardır :

1. Bagaj ve çantalar ayak altına konmamalıdır (bacak hareketlerini engellememek için)

2. Bacaklara belirli aralıklarla germe-uzatma-bükme hareketleri yaptırılmalı, saatte bir 5 dakika gezinilmeli, derin nefes alınmalıdır,

3. Uzun süre aynı pozisyonda uyunmamalı, yatma pozisyonu değiştirilmelidir (bacak damarlarının sıkışmasını önlemek amacıyla,)

4. Uyku ilacı ve alkolden uzak durulmalıdır (uyku ilaçlarının sağladığı derin uyku nedeniyle yatma pozisyonu değiştirilemez, gezinilemez, bacak hareketleri azalır, damar sıkışmalarının verdiği rahatsızlık algılanamaz… Alkol ise hem uyku ilacının yarattığı olumsuzluklara, hem de idrar söktürerek sıvı kaybına neden olduğu için sakıncalıdır,)

5. Uçuş öncesi ve uçuş sırasında susuzluk hissi olmasa bile sıvı alımı arttırılmalıdır (uçaktaki kabin havası kuru olduğu için, ter ve nefes yoluyla sıvı kaybı olur, sıvı alımı da az ise, kan yoğunlaşması ve pıhtılaşma olasılığı artar),

6. Hafif ödem ve damar şişkinlikleri doğaldır; vücudu sıkamayan rahat giysiler giyilmeli, rahatsızlık veren durumlarda elastik bandaj veya varis çorapları kullanılmalıdır, 50 yaş üstünde elastik çorapların önemi daha fazladır,

7. Trombotik hastalıklar, kanser olguları ve yakında geçirilmiş ameliyat gibi nedenlerle hareket kısıtlılığı olanlara cilt altı heparin verilebilir, akciğer embolisi riski olan kişiler hekim kontrolünde ağızdan aspirin veya antikoagülan ilaçlar alabilirler önerilir,

Hastalığın asıl adı olan derin ven trombozu, uçak yolculuklarında sık görüldüğü içindir ki, “ekonomi sınıfı sendromu” adıyla popüler olmuştur. Ancak bacaklarda kan göllenmesine neden olan diğer durumlarda da dvt olasıdır. Yani uçakta ekonomi sınıfında olduğu kadar, lüks sınıflarda da, otobüs, tren yolculuklarında, uzun süre araç kullanan sürücülerde, hatta ofis, kütüphane ve sinema gibi yerlerde uzun süre hareketsiz ve kasılı oturanların bacaklarında görülebilmektedir. Hatta dvt’nin uçak yolculuklarıyla bağlantısının çok zayıf olduğu da ileri sürülmüştür. Son zamanlarda bazı yolcular ve sigorta şirketleri davalar açarak, koltuk aralarının ve koridorların genişletilmesiyle hastalığın azaltılabileceğini öne sürmekte, havayolu şirketlerinin kazançlarının bir kısmından feragat ederek bu yönde değişiklikler yapmalarını istemektedirler.

Yazıyı hazırlayan : Doç Dr Muzaffer Çetingüç

Yorumlar